IHS Markit, her ay başında J.P.Morgan Küresel İmalat Sektörü PMI verilerini yayınlanıyor. (PMI: Satın alma müdürleri endeksi (Purchasing Managers’ Index))
Küresel imalat sektörü Kasım ayında büyüdü
J.P.Morgan Küresel İmalat Sektörü PMI endeksi Kasım ayında önceki aya göre 0,2 puan artışla 54,3 seviyesine yükseldi. (Veriyi doğru anlamak için: Endeks 50 seviyesinin üzerindeyse küresel imalat sektörünün önceki aya göre büyüdüğünü, altındaysa küçüldüğünü anlıyoruz.)
Endeks önceki aya göre 0,2 puan yükselse de alt endeksler olan üretim (aşağıdaki grafikte yeşil çizgi), yeni siparişler ve yeni ihracat siparişlerinin aylık büyüme hızı Ekim ayına göre yavaşladı; istihdam artışı ile girdi maliyetleri ve çıktı fiyatlarının artış hızları Ekim ayına göre hızlandı.
IHS Markit
Yukarıdaki grafikte; 2021 yılının başlarından itibaren PMI üretim endeksinin (yeşil çizgi) 55 seviyelerinden aşağıya doğru gerilediğini, iki ay geriden açıklanan küresel imalat sektörü üretim hacminin yıllık değişimlerinin (turuncu çizgi) ise yavaşladığını görüyoruz.
Küresel imalat sektöründe üretim neden yavaşlıyor?
Aşağıdaki grafikte görebileceğiniz gibi son dönemde tüketim malları üretimi (kırmızı çizgi) artmaya başladı. Bunun en önemli sebebi Kovid-19’da ikinci-üçüncü dalgalara ilişkin kısıtlamaların gevşetilmesi. Öte yandan kısıtlamaların gevşemesinin yarattığı talep artışı ve tedarik zincirindeki sorunları azaltmak amacıyla yaz döneminde ara mal üretim (mavi çizgi) artışı hızlansa da Kasım ayında yatay kaldı, yatırım malları üretim artış hızı (mor çizgi) ise 2021 yılı başından beri yavaşlamasını sürdürdü. Bu gelişmelerin ana sebebi Kovid-19’a bağlı arz kısıtları ve tedarikteki sorunlar.
Pandemi kaynaklı sorunlar sürdükçe enflasyondaki hızlanma ve üretim kaybı devam edecek.
Ekim ayı öncü PMI verileri ABD, Euro Bölgesi ve İngiltere hizmet sektörlerinde hızlanmaya, Almanya’da ihracatın imalat sektörünü desteklediğine, Japonya’da hem hizmet hem de imalat sektörlerinde hızlanmaya işaret etti. Söz konusu ülke/bölgelerde istihdam artışı sürdü, girdi maliyetlerindeki artışın hızlanması çıktı fiyatlarını yukarı çekti. Almanya’da ihracat artışının Ekim ayında artmaya devam etmesi Türkiye’nin ihracatı açısından olumlu bir sinyal olabilir.
ABD’de hizmet sektörü hızlandı, imalat sektörü üretimi yavaşladı, istihdam artışı sürdü, fiyat artışları hızlandı…
Ekim ayında hammadde kısıtları ve tedarik zincirindeki gecikmeler ABD’de imalat sektörü üretimini yavaşlatmaya devam etti. Kovid-19 endişelerindeki azalmaya bağlı olarak hizmet sektöründe siparişler hızlı artış gösterdi, işe alımlar arttı; yüksek taşıma maliyetleri, çalışan ücretleri, tedarikçi ücretleri ve malzeme fiyatlarına bağlı olarak enflasyon üzerindeki baskı arttı. İmalat tarafında ise tedarik zinciri kısıtları ve noksanlıkları ile tedarik sürelerinin uzamasına bağlı olarak üretim ve siparişlerde hafif zayıflama kaydedildi. İmalatçılar hem stoklarını artırmak hem de tedarik sorunuyla baş edebilmek amacıyla satın alımlarını hızlandırdı. Malzeme kıtlığı, lojistiğe bağlı sorunlar ve yüksek emtia fiyatları girdi maliyetlerini dolayısıyla da fabrika satış fiyatlarını hızla yukarı çekmeye devam etti. Eylül ayında ABD’de TÜFE (grafikte mavi çizgi, sol eksen) yıllık %5,4 (aylık %0,4), ÜFE (grafikte siyah noktalı çizgi, sağ eksen) ise yıllık %8,6 (aylık %0,5) artış kaydetmişti.
Almanya’da ihracat imalat sektörünü destekledi, istihdam artışı sürdü, girdi ve çıktı fiyat artışları hızlandı…
Ekim ayında Almanya’da hizmet ve imalat sektörleri yavaş hızla da olsa büyümesini sürdürdü. İmalat sektöründe yavaşlamanın sebepleri girdi kısıtları ve otomotiv sektöründe yaşanan talep daralması oldu. Arz zincirinde devam eden sıkıntılar hizmet sektörünü olumsuz etkilemeye devam etti. Otomotiv sektörünü çıkmaza sokan çip darlığı fabrikaların yeni sipariş artışlarında yavaşlamaya sebep olurken, ihracat siparişleri güçlü seyrini korudu. Hizmet sektöründe ihracat siparişleri hızlanma kaydetse de yurt içi siparişler son altı ayın en yavaş artışını kaydetti. Fiyat tarafında ise girdi maliyetleri ve çıktı fiyatları sert yükseldi. İmalat sektöründe başta metaller ve plastik olmak üzere hammadde fiyatlarındaki yükseliş ve artan enerji fiyatlarına dikkat çekilirken, hizmet sektöründe faaliyet giderlerindeki tarihi rekor artışa vurgu yapıldı. İstihdamda ise güçlü alımlar sürdü. Eylül ayında Almanya’da TÜFE (grafikte mavi çizgi, sol eksen) aylık bazda değişiklik göstermezken yıllık artış %4,1 olmuş, ÜFE (grafikte siyah noktalı çizgi, sağ eksen) ise yıllık %14,2 (aylık %2,3) artış kaydetmişti.
Euro Bölgesi’nde otomotiv sektörü üretimi en sert düşüşünü kaydetti, hizmet sektörü büyüdü, istihdam arttı, fiyat artışları hızlandı…
Ekim ayında Euro Bölgesi genelinde hizmet ve mal üretimindeki artış yavaşlayarak sürdü. Hizmet sektörlerinde siparişler hızlı artarken, imalat sektöründe siparişler son dokuz ayın en düşük artışını kaydetti. Otomobil ve yedek parça sektöründe üretim en hızlı düşüşünü kaydetti. Artan Kovid-19 endişelerine paralel olarak seyahat, turizm, eğlence ve dinlenme faaliyetlerinde gerileme görülürken; sağlık, medya, bankacılık ve banka dışı finansal sektörde aktivite hızlandı. Bölge genelinde istihdam artışı sürdü. Girdi ve çıktı fiyatlarında artışlar hızlandı. Euro Bölgesi’nde TÜFE (grafikte mavi çizgi, sol eksen) yıllık %3,4 (aylık %0,5), ÜFE (grafikte siyah noktalı çizgi, sağ eksen) ise yıllık %13,4 (aylık %1,1) artış kaydetmişti.
İngiltere’de hizmet sektörü hızlandı, kapasite kısıtları imalat sektörünü aşağı çekti, istihdam artışı hızlandı, rekor hızda fiyatlar arttı…
Pandemi kısıtlarının kaldırıldığı İngiltere’de Ekim ayında ihracat siparişlerinin de desteğiyle hizmet sektöründe aktivite hızlandı, imalat sektörü üretimi yavaşladı. İstihdam ve malzeme kısıtları ile azalan ihracat siparişleri imalat sektörü üretimini aşağı çeken ana faktörler oldu. Güçlü ücret artışları ve kötüleşmeye devam eden küresel tedarik zinciri girdi maliyetlerinin paralelinde de çıktı fiyatlarının rekor hızda yükselmelerine sebep oldu. Girdi maliyetlerinin tetikleyicileri yakıt, taşıma ve enerji fiyatları, başta çip ve diğer elektronik aksamlar olmak üzere hammadde darlığı oldu. Eylül ayında İngiltere’de TÜFE (grafikte mavi çizgi, sol eksen) yıllık %3,1 (aylık %0,3), ÜFE (grafikte siyah noktalı çizgi, sağ eksen) ise yıllık %6,7 (aylık %0,5) artış kaydetmişti.
Japonya’da imalat sektörü Ekim ayında büyümeyi sürdürdü, hizmet sektörü üretimi Ocak 2020’den bu yana ilk kez arttı…
Kovid-19 vakalarında gerileme ve pandemi kaynaklı kısıtlamaların gevşetilmesine bağlı olarak Japonya’da hizmet sektörü Ocak 2020’den bu yana ilk kez Ekim 2021’de önceki aya göre büyüme kaydetti, imalat sektörü son dokuz ayda sekizinci kez büyümesini sürdürdü. İmalat sektöründe yerel ve ihracat siparişleri artarken, hizmet sektöründe siparişler düşüşünü sürdürdü. İmalat sektöründe işe alımlar hızlandı. Tedarik zincirinde süregelen sıkıntılar ve malzeme kıtlığı girdi maliyetlerinin son 13 yılın en hızlı artışı kaydetmesine sebep olurken, çıktı fiyatları da sert şekilde yükseldi. Eylül ayında Japonya’da TÜFE (grafikte mavi çizgi, sol eksen) yıllık %0,2 (aylık %0,4), ÜFE (grafikte siyah noktalı çizgi, sağ eksen) ise yıllık %6,3 artış kaydetmişti.
Fed Başkanı Jerome Powell’in bugün (28 Eylül) Bankacılık, Konut ve Kentsel İşler Komitesi’ne yapacağı konuşmanın metni Fed’in resmi web sitesinde yayınlandı. Konuşma metninde önceki mesajlar tekrarlandı:
. Güçlü büyüme sürüyor… 2021 yılının ilk yarısında güçlü bir büyüme kaydeden Amerikan ekonomisi (yıllık %6,4), yılın ikinci yarısında delta varyantı kaynaklı kısmi zayıflık yaşanıyor olsa da güçlü büyümesini sürdürecek.
. İşsizlik oranı düşse de sıkıntı devam ediyor… Pandemiye duyarlılığı yüksek olan sektörler dışında istihdam piyasası güçlü seyrini koruyor. Ağustos ayında işsizlik oranı %5,2’ye geriledi. İşsizlik özellikle hizmet sektöründe düşük ücretli kesim ile Afrikalı Amerikalılar ve İspanyol kökenliler genelinde dikkat çekiyor.
(Fed’in 2021, 2022, 2023, 2024 yılları için işsizlik oranı beklentileri: %4,8, %3,8, %3,5, %3,5)
. Enflasyon önümüzdeki aylarda yükselmeye devam edecek… Tüketici fiyat enflasyonu Mayıs 2021’den bu yana %5’in üzerinde seyrediyor. Fed’in para politikasında dikkate aldığı ve %2 olarak hedeflediği gıda ve enerji hariç kişisel tüketim harcamaları enflasyonu (çekirdek PCE) ise Nisan’dan bu yana %3’ün üzerinde seyrediyor. Beklenenden daha uzun bir süre enflasyonist baskı sürecek gibi duruyor.
. Enflasyon beklenenden daha uzun süre devam ederse, %2 hedefe doğru gerilemesi adına Fed tüm araçlarını kullanacak.
. Ekonominin seyri virüsün gidişatına bağlı.
Fiyatlar ve ücretler üzerindeki enflasyonist baskıların sürmesi Fed’i aylık 120 milyar dolarlık varlık alım programını azaltmasına daha da yaklaştırıyor. Ekim ayında yayınlanacak Bej Kitap raporunda söz konusu baskıların ne derece yoğun olduğunu daha detaylı okuyacağız. Fed’in Kasım ve Aralık ayında yapacağı son iki para politikası toplantısında varlık alımında kademeli azaltım ihtimali yüksek görünüyor.
IHS Markit, Ağustos ayına ait hizmet ve imalat sektörlerini kapsayan öncü PMI ülke raporlarını yayınladı. PMI endekslerinin 50 üzerindeki değerler sektörün önceki aya göre büyüdüğünü, 50 altındaki değerler ise daraldığını gösteriyor.
Özetle, Ağustos ayında küresel bazda tedarik süreleri, girdi maliyetleri ve çıktı fiyatları artmaya devam etti, tedarik zincirindeki sorunlar imalat sektöründe üretimi aşağı yönlü baskıladı, Delta varyantına yönelik endişeler hizmet sektörü üzerindeki baskısını sürdürdü, geleceğe yönelik iyimserlik imalat sektörü istihdamında kısıtlı da olsa artış getirdi. Özellikle en büyük ticaret ortağımız olan Euro Bölgesi imalat sektöründe olumlu görünümün Ağustos ayında sürmesi Türkiye’nin imalat sektörünü de olumlu etkileyecektir.
Detaylara baktığımızda, en büyük ticaret ortağımız olan Euro Bölgesinde Kovid-19 kaynaklı kısıtlamaların gevşemesine bağlı olarak hizmet ve imalat sektörleri yavaşlayan bir hızla da olsa Ağustos ayında güçlü büyümesini sürdürdü. Artan talep ve hızlanan aşılama, işe alımlarda hızlanmayı getirdi ancak tedarik zincirindeki sorunlar üretim artışının hızlanmasını engellemeye devam etti.
(Yeşil Çizgi, Sol Eksen, “Euro Bölgesi Kompozit PMI Endeksi”); (Gri Çubuk, Sağ Eksen, “GSYH”)
Hizmet sektöründe açılmalarla birlikte İngiltere’de artan iç ve dış talebe rağmen personel sıkıntısı ve tedarik zinciri sorunları sebebiyle Ağustos ayında hizmet ve imalat sektörlerinde büyüme hızında yavaşlama görülürken, işe alımlarda hızlanma yaşandı. Başta ücret artışları olmak üzere, girdi maliyetleri ve çıktı fiyatlarında artış devam etti.
(Yeşil Çizgi, Sol Eksen, “İngiltere Kompozit Üretim Endeksi”); (Gri Çubuk, Sağ Eksen, “GSYH”)
Delta varyant vakalarındaki artış ve kapasite kısıtlarının etkisiyle ABD’de hizmet ve imalat sektörlerindeki güçlü büyüme Ağustos ayında hız kesti, imalat sektörüne yönelik siparişlerde ise artış oldu. Kısıtlar sebebiyle, girdi maliyetleri ve çıktı fiyatlarındaki artış hızlandı. İstihdamda ise nitelikli işgücü bulmada zorlukların devam etmesi, istihdam artışında zayıflamayı beraberinde getirdi. Kovid-19 kaynaklı endişelere bağlı olarak Şubat 2021’den bu yana ilk kez ihracat siparişleri önceki aya göre geriledi.
(Yeşil Çizgi, Sol Eksen, “ABD Kompozit PMI Endeksi”); (Gri Çubuk, Sağ Eksen, “GSYH”)
Delta varyantının gölgesinde artan Kovid-19 vakaları ve akabinde devreye alınan kapatmaların etkisiyle Avustralya’da hizmet sektöründeki daralma Ağustos ayında devam ederken azalan iç ve dış talebe bağlı olarak imalat sektöründe üretim artışı Haziran 2020’den bu yana ilk kez Ağustos ayında düştü. Beraberinde, Ekim 2020’den bu yana ilk kez Ağustos ayında işten çıkarmalara tanık olundu. Ülkede işsizlik artarken, girdi maliyetleri ve çıktı fiyatlarındaki artış sürüyor.
(Yeşil Çizgi, Sol Eksen, “Avustralya Kompozit Üretim Endeksi”); (Gri Çubuk, Sağ Eksen, “GSYH”)
Japonya’da, Avustralya’ya benzer olarak, Delta varyantı kaynaklı kısıtlamaların Ağustos ayında da devrede olması hizmet sektöründe daralmanın Ağustos ayında daha sert artmasına sebep oldu. İmalat sektöründe ise üretim önceki aya göre zayıflayan bir hızla da olsa büyümesini sürdürdü, hatta aşılamadaki hızlanmanın desteğiyle işe alımlarda hızlanma kaydedildi. İmalat sektöründe girdi maliyetleri yavaşlayan bir hızla artışını sürdürürken, çıktı fiyatları sert yükseldi.
(Turuncu Çizgi, Sol Eksen, “Japonya Kompozit Üretim Endeksi”); (Gri Çubuk, Sağ Eksen, “GSYH”)
25-29 Ocak haftasına imalat ve hizmet sektörleriyle ilgili verilerle başlayacağız. Biliyoruz ki yüksek enflasyon ve yüksek faiz mal ve hizmet üreticilerinin üzerinde ağır bir yük oluşturuyor özellikle de pandeminin daha da kötüleştirdiği işsizlik artışlarının ve gelir seviyesindeki azalmaların tüketici talebini aşağı çekmeye devam ederken. Yurt içinde hane halkının kemerleri daha da sıktığı, hizmet sektörünün de Kovid-19 ile mücadelede kapatmaların etkisiyle iş yapma kabiliyetinin durma noktasına geldiği bir ortamda gözlerimiz elbette imalat sektörünü doğrudan etkileyen yurt dışı talepte yani ihracat siparişlerinde.
Türkiye’nin ihracat performansıyla ilgili olası ipuçlarını Cuma günü açıklanan Ocak ayı IHS Markit küresel PMI (satın alma müdürleri endeksi) ilk tahminlerinde bulmaya çalıştım. IHS Markit PMI verileri ve ekonomik büyümeyi gösteren GSYH verilerinin benzer yönde hareket ettiklerini hatırlatalım.
IHS Markit her ayın üçüncü haftasında ABD, Almanya, Avustralya, Euro Bölgesi, Fransa, İngiltere ve Japonya hizmet ve imalat sektörleriyle ilgili ilk tahminlerini yayınlıyor. Ocak ayı PMI ilk tahminlerinden; Kovid-19 kaynaklı ikinci ve üçüncü dalga kapatmalar ve kısıtlamaların ABD haricinde diğer ülke ve bölgelerin hizmet sektöründeki kan kaybını arttırdığı, tedarik zincirindeki sorunların tüm ülkelerin imalatını olumsuz etkilediği, arz kısıtlarının girdi maliyetlerini artırırken çıktı fiyatlarında indirimlere gidildiği, öte yandan aşılamanın başlamasıyla beklentilerin iyimser olduğu ve bunun istihdam tarafında işe alımları beraberinde getirdiği sinyallerini aldık.
. Euro Bölgesi genelinde arz tarafındaki kısıtların üretimi zayıflattığını,
. Almanya’da özellikle Çin ve ABD’den gelen ihracat siparişlerinin arttığını, sınırlı yük kapasitesi ve yetersiz konteyner sayısının tedarik zincirini kısıtladığını;
. ABD’de imalat sektörü genelinde ve üretiminde ihracat siparişlerinin de desteğiyle büyümenin güçlenerek devam ettiği, artan imalat maliyetleri ve satış fiyatlarının enflasyon üzerinde yukarı yönde baskı yarattığını;
. Japonya’da ve Fransa’da ihracat siparişlerindeki düşüşün Ocak ayında zayıfladığı, Fransa’da tedarikteki sorunların özellikle metaller olmak üzere hammadde fiyatlarındaki artışın üretim maliyetlerini sert artırırken çıktı fiyatlarında indirime gitmeye devam ettiklerini okuduk.
AB’den ayrılan ve Türkiye’nin son zamanlarda ihracat hacminde önemli bir yer tutan İngiltere’de Kovid-19 kaynaklı üçüncü ulusal kapatmaların sonucu olarak hizmet sektörü sert bir darbe alırken; tedariklerdeki gecikmeler, artan üretim maliyetleri ve azalan ihracat siparişleri İngiltere imalat sektöründeki büyümeyi zayıflattı. Ocak ayında İngiltere’de ihracat siparişlerindeki azalmanın imalat sektöründeki büyümeyi zayıflatmasının Türkiye ihracatını ne derecede etkilediğini bilmek faydalı olacak zira arz tarafındaki kısıtlara rağmen Türkiye’nin 2020 yılının son dört ayında İngiltere’ye ihracatını artırmış olması ve bu eğilimi Ocak ayında da sürdürebilmesi Türkiye’nin arz zincirindeki konumu açısından önemli bir gösterge olacak.
Kaynak: IHS Markit
İhracat hacmimizin en yüksek olduğu Euro Bölgesi ve ABD imalat sektörlerinden Ocak ayında gelen olumlu sinyaller ise Türkiye’nin ihracat performansı hakkında olumlu bir işaret verdi. Ticaret Bakanlığı Şubat ayı başında Ocak ayı dış ticaret verilerini açıklayacak. 29 Ocak Cuma günü TÜİK’in açıklayacağı Aralık ayı nihai dış ticaret verileri ise sürpriz olmayacak zira Ticaret Bakanlığının Ocak ayı başında yaptığı duyuruda Aralık ayı ihracat ve ithalat hacminin Kasım ayına göre artış kaydettiğini görmüştük.
Sevgili Okuyucular, bu hafta çok yoğun bir veri akışı vardı. 11-14 Ocak tarih aralığında açıklanan verileri sırayla analiz etmek istiyorum.
İhracat ve turizm gelirlerinde azalma ile ithalattaki artış, cari açığın artmasına sebep oldu
İlk olarak, 11 Ocak Pazartesi günü TCMB tarafından yayınlanan cari işlemler dengesi ile başlayalım. 2020 yılı Kasım ayında cari işlemler dengesi 4,1 milyar dolar açık verdi. Cari İşlemler Hesabı, Türkiye’deki yerleşik hane halkının yurt dışındaki yerleşiklerle yapmış olduğu ekonomik faaliyetler sonucunda Türkiye’nin döviz geliri ve döviz giderlerini kalemler halinde göstermektedir. Tablonun en önemli kalemini dış ticaret dengesi oluşturmaktadır. Kasım ayında 3,8 milyar dolar dış ticaret açığı kaydedildi, yani ihracattan 3,8 milyar dolar daha fazla ithalat gerçekleşti. Öte yandan döviz girdisi sağlayan en önemli kalemlerden biri olan ve turizm gelir gider farkını gösteren Seyahat kaleminde ise düşüş gördük. Kasım ayında Türkiye’ye gelen turist sayısının Ekim ayına göre yarıdan fazla azalmasının etkisiyle Seyahat kalemi Ekim ayındaki 1,3 milyar dolardan Kasım ayında 0,6 milyar dolar seviyesine geriledi. Aşağıdaki grafik son 5 yılın cari işlemler dengesindeki aylık bazda seyrini gösteriyor:
Seyahat dengesinin azalmasında elbette kış mevsimi olmasının etkisi var ancak en önemli etken Kovid-19’da yaşanan ikinci dalganın seyahat kısıntılarını beraberinde getirmesi. Dış ticaret açığındaki artışın sebebi ise ihracatın Kasım ayında önceki aya göre 1,3 milyar dolar azalmasına karşılık ithalatın önceki aya göre 1,3 milyar dolar artması.
Sanayi üretimi yavaş hızla da olsa büyümeye devam ediyor
Biliyoruz ki sanayi sektörü üretim yaparken ithal girdiye ihtiyaç duymaktadır. Üretilen malların bir kısmı ihraç edilmekte, diğer kısmı yurt içi talebi karşılamakta veya stok olarak tutulmaktadır. Ekim ayında önceki aya göre %1,2 artış kaydeden sanayi üretimi, Kasım ayında önceki aya göre %1,3 arttı. Söz konuşu artışta iç talebin mi yoksa dış talebin mi etkisi var? Bu sorunun cevabını yine bu hafta açıklanan dış ticaret endekslerinde buluyoruz. İhracat Miktar Endeksi Kasım ayında bir önceki aya göre %0,9 düşüş kaydetti, İthalat Miktar Endeksi ise bir önceki aya göre %1,3’lük artış yaşadı. İthalat Miktar Endeksindeki artışın sebebine değinmeden önce sanayi üretimi ile dış ticaret miktar endekslerinin seyrini grafik olarak göstermek istiyorum.
Yukarıdaki grafikte de göreceğiniz gibi hem ihraç edilen hem de ithal edilen malların miktarlarındaki (adet) değişimler sanayi üretimini de doğrudan etkilemektedir. Sanayi üretiminin Kasım ayında arttığını, ihracatın ise azaldığını dikkate aldığımızda acaba ithalat miktarındaki artışın sebebi ne?
Aşağıdaki grafik ithalat miktar endeksini oluşturan ana kalemlerin son 2 yıllık seyrini gösteriyor. Grafikte Kasım ayında gri çubukla gösterilen taşımacılık araçları hariç yatırım malları ithalatının aylık %9,0, mavi çubukla gösterilen hammadde ithalatının %7,4’lük artış kaydetmeleri ithalattaki artışın en önemli sebebi oldu. Bu iki kalemin Ekim ayında bir önceki aya sert bir düşüş yaşadıktan sonra Kasım ayında bir sıçrayış yaşamaları hem yurt içi hem de yurt dışı siparişler kapsamında üreticinin olumlu sinyaller aldığına işaret ediyor.
Perakende satışlardaki artış devam ediyor
Yurt içi talebin önemli göstergelerinden olan ve bu hafta TÜİK tarafından yayınlanan Perakende Satış Endeksi Kasım ayında bir önceki aya göre %2,2 artış gösterdi. Aşağıdaki grafikte mavi çizgi perakende satış endeksini, kırmızı çizgi tüketim malları ithalat miktar endeksini, yeşil çizgi ise Dolar/TL kurunun seyrini gösteriyor. Pandemiyle birlikte kapatmaların yaşandığı Nisan 2020 sonrasında perakende satışlar artışını koruyor. Pandemi öncesinde dikkatinizi çekeceği üzere 2018 ve 2019’da Türk lirasında yaşanan sert değer kayıpları hem perakende satışları hem de tüketim malları ithalatını düşürmüştür. Döviz kurunda artış eğilimi sürse de 2019 yılı son çeyreğinde ve 2020 yılının ilk 2 ayında perakende satışlar ve tüketim malları ithalatında artış eğilimi görüyoruz. Bunun başlıca sebepleri KDV indirimleri, promosyonlu satışlar ve fiyat kontrolleri idi. Kasım ayında tüketim malları ithalatındaki kısmi gerilemeye rağmen perakende satışlardaki artış devam etti. Bunun sebebini TCMB tarafından açıklanan Reel Kesim Güven Endeksi verilerinde bulmaya çalıştığınızda görebileceğiniz gibi, Kasım ayında sektörde stoklar azalırken, Aralık ayında stoklar artmaktadır.
İşsizlik artmaya devam ediyor
Son olarak tüketim ve üretim tarafındaki gelişmeler işgücü verilerini nasıl etkilediğine bakalım. 2020 yılı Eylül-Ekim-Kasım aylarını kapsayan Ekim dönemi işgücü verilerine göre, Ekim ayında işsizlik oranı %12,73’e, iş aramaktan vazgeçmiş çalışmaya hazır olan kişileri dikkate alan geniş tanımlı işsizlik oranı ise %23,33 seviyesine yükseldi. 2020 yılı Haziran-Ekim dönemlerinde sanayi sektörü istihdamı işgücü piyasasını desteklemeye devam ederken Ekim döneminde hizmet sektörü istihdamında hafif gerileme yaşandı. Vurgulamakta fayda var, iş aramaktan vazgeçip çalışmaya hazır olan kişilerin Ekim döneminde önceki döneme göre 212 bin artmış olması özellikle hizmet sektöründeki kan kaybının vahametini ortaya koymaktadır.
Tarım-ÜFE Ekim ayında bir önceki aya göre %1,89, bir önceki yılın aynı ayına göre %18,70 artış kaydetmişti.
EKİM AYI SANAYİ ÜRETİMİ ENDEKSİ
Eylül ayında sanayi üretimi bir önceki aya göre %1,7, bir önceki yılın aynı ayına göre %8,1 artış kaydetmişti. Ekim ayında hammadde ithalatında bir önceki aya göre düşüş kaydedilmesine rağmen ihracat, siparişler ve mal stoklarında önceki aya göre kaydedilen artışlar sanayi üretiminde de bir önceki aya göre artışa işaret ediyor.
EKİM AYI PERAKENDE SATIŞ ENDEKSLERİ
Eylül ayında perakende satışlar bir önceki aya göre %2,8, bir önceki yılın aynı ayına göre %7,8 artış kaydetmişti. Ekim ayında imalat sektörü siparişleri ile tüketim malları ithalatındaki artışlar perakende ticarette de önceki aya göre artışa işaret ediyor.
EKİM AYI CİRO ENDEKSLERİ
Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi Eylül ayında bir önceki aya göre %3,4, bir önceki yılın aynı ayına göre %26,2 artış kaydetmişti. Aylık bazda sanayi sektörü ciro endeksi %3,5, inşaat ciro endeksi %2,4, ticaret ciro endeksi %2,9, hizmet ciro endeksi %5,2 arttı. Yıllık bazda ise sanayi sektörü ciro endeksi %30,9, inşaat ciro endeksi %23,3, ticaret ciro endeksi %30,9, hizmet ciro endeksi %4,1 arttı.
15 Aralık 2020, Salı
KASIM AYI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ
Ekim ayında merkezi yönetim bütçesi 4,9 milyar TL açık vermiş, böylece 2020 yılı ilk 10 ayında toplam 145,5 milyar TL’lik bütçe açığı kaydedilmişti. 2019 yılı toplamında toplam bütçe açığı 123,7 milyar TL olmuştu.
KASIM AYI KONUT SATIŞLARI
Ekim ayında Türkiye genelinde 119.574 adet konut satışı gerçekleşmiş, böylece yılın ilk 10 ayında toplam satışlar 1.280.852 adet olmuştu. 2019 yılı genelindeki toplam konut satışları 1.348.729 seviyesindeydi. Konut satışları 2017 yılında 1.409.314 adet ile zirve yapmıştı.
16 Aralık 2020, Çarşamba
ABD MERKEZ BANKASI (Fed) PARA POLİTİKASI KARARI
Eylül ayı toplantısında maksimum istihdam ve ortalama %2 enflasyon hedefleri tutturulana kadar politika faizini %0-0,25 aralığında sabit tutmaya devam edeceğini duyurmuştu. Yılın son toplantısında, Fed’in ekonomik görünüme dair beklentileri ve genişlemeci politikaların devamlılığı konusunda görüş ve beklentilerine odaklanacağız.
EKİM AYI TCMB KONUT FİYAT ENDEKSİ
Konut fiyat endeksi Eylül ayında bir önceki aya göre %1,59, bir önceki yılın aynı ayına göre %27,34 artışla 146,70 seviyesine yükselmişti.
EKİM AYI ÖZEL SEKTÖR UZUN VADELİ KREDİ BORCU
Özel sektörün uzun vadeli kredi borcu Eylül ayında 161,02 milyar dolar seviyesindeydi. Alt kalemlere göre bankaların 60,98 milyar dolar, bankacılık dışı finansal kuruluşların 9,61 milyar dolar, finans dışı sektörün 90,44 milyar dolar uzun vadeli kredi borcu bulunmaktadır. Şubat 2018’de özel sektörün uzun vadeli kredi borcu 226 milyar dolar ile tarihi zirvesini yapmıştı.
17 Aralık 2020, Perşembe
İNGİLTERE MERKEZ BANKASI (BoE) PARA POLİTİKASI KARARI
BoE 4 Kasım tarihli toplantısında %0,1 seviyesindeki politika faizini değiştirmemiş, Hazine tahvil alım miktarını 150 milyar pound artırarak toplam Hazine tahvil alım miktarını 875 milyar pound seviyesine yükseltmişti. Toplantı sonrası yayınlanan raporda Kovid-19’un hanehalkı harcamalarını öngördüklerinden daha fazla zayıflattığı, söz konusu zayıflamanın 2020 yılı son çeyreğinde GSYH’de daralmaya sebep olacağı vurgulanmıştı. BoE enflasyon hedefi %2 iken Ekim ayında TÜFE yıllık %0,7 seviyesinde bulunuyor. BoE, basın duyurusunda enflasyon hedefine ulaşana kadar gevşek para politikasını sürdüreceğini tekrarlamıştı.
EKİM AYI KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKU
Eylül ayında toplam kısa vadeli dış borç stoku 134,0 milyar dolar iken kamunun (kamu bankaları) 26,2 milyar dolar, Merkez Bankasının 21,0 milyar dolar, özel sektörün 86,8 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Özel sektör içinde bankaların 30,9 milyar dolar, banka dışı finansal kuruluşların 0,7 milyar dolar, finansal olmayan şirketlerin 55,2 milyar dolar kısa vadeli borcu bulunuyor. Özel sektör finans dışı sektörün kısa vadeli borcu Ekim 2017’den bu yana özel sektör bankalarının üzerinde bulunuyor. Kalan vadeye göre dış borç stoku dikkate alındığında Türkiye’nin gelecek 12 ayda (Ekim 2020 – Eylül 2021) ödemesi gereken dış borç stoku 182,5 milyar dolar seviyesindedir.
TCMB VE BDDK, 4 ARALIK 2020 TARİHLİ HAFTALIK PARA VE BANKA VERİLERİ
4 Aralık ile biten haftada, döviz tevdiat hesapları (döviz cinsinden mevduatlar) önceki haftaya göre 1,8 milyar dolar artışla tarihi zirvesi olan 221,3 milyar dolar seviyesine yükseldi. Karşılığında TL cinsinden mevduatlar önceki haftaya göre 1,55 trilyon TL’den 1,53 trilyon TL’ye geriledi. Söz konusu gerilemede ortalama TL cinsi mevduatların bir haftada %14,59’dan %14,51 seviyesine gerilemesi etkili oldu. 4 Aralık haftasında 1 yıla kadar olan TL cinsi mevduat faizleri ortalamada %16’lara yükselmesine rağmen 1-3 ay vadeli TL cinsi mevduat faizleri önceki haftaya göre düştü. TL cinsinden ticari kredi faiz oranı %18,59, tüketici kredileri faiz oranı %21,40 seviyelerine yükseldi.
4 Aralık 2020 tarihli para ve banka verileri aşağıdaki gibidir:
Kaynak: BDDK, TCMB, TDM
18 Aralık 2020, Cuma
JAPONYA MERKEZ BANKASI (BoJ) PARA POLİTİKASI KARARI
BoJ 29 Ekim tarihli para politikası toplantısında politika faizini değiştirmemiş, borsa yatırım fonları (ETF) ve gayrimenkul yatırım fonu yıllık satın alımlarını iki katına çıkararak sırasıyla 12 trilyon yen ve 180 trilyon yen seviyesine yükseltmişti. Ek olarak BoJ, Getiri Eğrisi Kontrolü (Yield Curve Control) ile birlikte Miktarsal ve Niteliksel Parasal Gevşeme politikasını sürdüreceğini tekrarlamıştı. BoJ, fiyat istikrarını sağlamak adına %2 olan enflasyon hedefine ulaşmak amacıyla Hazine tahvillerine ek olarak diğer finansal varlıkları satın almasını niteliksek gevşeme olarak ifade ediyor. BoJ, üst limit koymaksızın 10-yıl vadeli Hazine tahvillerini %0’a yakın faiz oranından satın almasını ise miktarsal gevşeme olarak nitelendiriyor. ABD Merkez Bankası da ekonomiyi desteklemek amacıyla Getiri Eğrisi Kontrolünü adapte etmeyi tartışırken en son Haziran 2020 para politikası toplantısında söz konusu uygulamaya şüpheyle yaklaştıklarını, zira kovid-19 etkisiyle tahvil faizlerinin düşük kalmaya devam edeceğini beklediklerini ifade etmişti.
MERKEZ BANKASI ARALIK AYI BEKLENTİ ANKETİ
Merkez Bankasının Kasım ayında reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 59 katılımcı tarafından yanıtlanmış ve sonuçlar katılımcıların yanıtları toplulaştırılarak değerlendirilmiş Beklenti Anketinde yıl sonu TÜFE’de %12,47, yıl sonu Dolar/TL kurunda 7,887, yıl sonu GSYH’de %0,55 daralma, 2021 yıl sonu GSYH’de %3,99 büyüme, yıl sonu cari işlemler açığında 30,9 milyar dolar seviyeleri öngörülmüştü.
EKİM AYI NET ULUSLARARASI YATIRIM POZİSYONU (NUYP)
Eylül ayında uluslararası varlıklar 225,0 milyar dolar, uluslararası yükümlülükler 593,5 milyar dolar olmuş, böylece NUYP açığı 368,5 milyar dolar seviyesine yükselmişti. Ağustos ayına göre varlıklar 2,4 milyar dolar azalırken, yükümlülükler 1,3 milyar dolar artmıştı. Yükümlülüklerdeki artışta, kamu ve bankalar hariç diğer sektörlerin ticari kredilerinde 2,5 milyar dolarlık artış ve kredi yükümlülüklerinde 1 milyar dolarlık azalma etkili olmuştu. Diğer sektörler, 2019 yılı Ekim ayından bu yana uluslararası kredilerini azaltırken, Haziran 2020’den bu yana uluslararası ticari kredilerini artırmaktalar. Ticari kredilerdeki artış sanayi üretimini de desteklemektedir.
Türk lirasına güvenin tazelenmesi döviz geliri olan şirketlerin daha düşük maliyetlerden yabancı para cinsinden borçlanmayı tercih etmesinde etkili olacaktır. Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın 2021 yılında yabancı para cinsinden borçlanmasının payını azaltacaklarına dair açıklamasını kur riski açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.
Ekim ayında cari işlemler açığı 0,3 milyar dolara geriledi…
Merkez Bankası, 2020 yılı Ekim ayı ödemeler dengesi verilerini açıkladı. Türkiye’deki yurt içi yerleşiklerin yurt dışı yerleşiklerle yaptığı ekonomik faaliyetler sonucunda Eylül ayında 2,56 milyar dolar cari işlemler açığı kaydedilmesinin ardından Ekim ayında 0,3 milyar dolar cari işlemler açığı kaydedildi. Son 12 aylık cari işlemler açığı ise Ekim ayında 33,8 milyar dolara yükseldi. Aşağıdaki grafikte gri çubuklar sol eksendeki aylık cari işlemler dengesini, mavi çizgi ise sağ eksende 12-aylık toplam cari işlemler dengesini göstermektedir. Net enerji ithalatçısı ülke konumundaki Türkiye’de ithalat kalemindeki sert düşüşler ile ihracat ve turizm gelirlerindeki artışlar cari işlemler dengesini yukarı taşıyan ana faktörlerdir.
Ekim ayında cari işlemler dengesinin 0,3 milyar dolar açık vermesinde, dış ticaret açığının bir önceki aya göre 2,47 milyar dolar azalarak 1,27 milyar dolara gerilemesi etkili oldu. Toplam mal ihracatı Ekim ayında bir önceki aya göre 1,26 milyar dolar artarken toplam mal ithalatında 1,21 milyar dolarlık azalma kaydedildi.
Ödemeler dengesinin finansman tarafında ise Eylül ayında 2,48 milyar dolar açık verilmişken, Ekim ayında Hazine’nin 2,5 milyar dolar tahvil yoluyla dış borçlanması finans hesabının 1,3 milyar dolar fazla vermesinde etkili oldu.
Ağustos 2018’den bu yana dış borç ödemesinden daha az dış borçlanma gerçekleştirildi…
Bu yazımda; ödemeler dengesi tablosunda yer alan finans hesabının alt kalemlerinde bulunan Genel Hükümet, Bankalar ve Diğer Sektörlerin borçlanma verilerine odaklanmak istiyorum. Aşağıdaki grafikte mavi çubuklar Genel Hükümetin döviz cinsinden tahvil ihracı yoluyla net borçlanmasını; kırmızı çubuklar Bankaların, yeşil çubuklar ise Diğer Sektörlerin kredi ve tahvil yoluyla net dış borç pozisyonunu (kullanım ve geri ödeme arasındaki fark) göstermektedir.
2013 yılında ABD merkez bankası Fed’in istihdam ve enflasyon hedeflerine uygun sinyallerin gelmeye başladığına yönelik sözlü yönlendirmelerle faiz artırımı olasılığını ortaya koyması özellikle banka ve Diğer Sektörlerin dış borçlanmaya ağırlık vermelerine sebep oldu. Fed’in ilk faiz artırımına gittiği 2015 yılı sonuna kadar söz konusu eğilimin sürdüğünü görüyoruz. Ancak Fed’in Aralık 2016’dan itibaren faiz artırımlarını kademeli olarak sürdürmeye başladığı dönemde, özellikle Diğer Sektörlerin Türk lirasının sert değer kaybettiği Ağustos 2018 yılına kadar yurt dışı borçlanmaya ağırlık verdiğini, Ağustos 2018’den itibaren ise borç ödemelerinden daha azını tekrar borçlandıkları bir seyirle karşılaşıyoruz.
Mart 2018’de Trump yönetimindeki ABD’nin başlattığı ticaret savaşı, Türkiye’nin de üretim çarkının yavaşlamasına sebep olması, Türk lirasındaki değer kayıplarının 2019’da da sürmesi ve 2020 yılı Mart ayı ile birlikte Kovid-19 pandemisinin tüm dünyayı etkisi altına alması Türkiye’de reel sektörün yatırımlar konusunda geride durmasına sebep oluyor. Bu geri duruşun etkisini de Diğer Sektörlerin borç çevirme oranının %100’ün altına gerilemesinde görüyoruz. Ekim 2020’de ise Diğer Sektörlerin 0,96 milyar dolar döviz cinsinden borç geri ödemesine karşılık 1,43 milyar dolarlık borçlanma gerçekleştirmesi borç çevirme oranının %149’a yükselmesine sebep oldu.
Türk lirasında yaşanan istikrar, özel sektörün yabancı para cinsinden borçlanmayı cazip hale getirebilir…
Türk lirasındaki değer kayıpları ve tedarik zincirindeki aksamalara bağlı olarak enflasyonist baskıların arttığı mevcut ortamda yeni ekonomi yönetiminin politika faizini yukarı çekmesi TL cinsinden mevduat ve kredi faizlerini de yukarı çekiyor. Türk lirasına güvenin tazelenmesi döviz geliri olan şirketlerin daha düşük maliyetlerden yabancı para cinsinden borçlanmayı tercih etmesinde etkili olacaktır. Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın 2021 yılında yabancı para cinsinden borçlanmasının payını azaltacaklarına dair açıklamasını kur riski açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.
2018 yılı Ticaret Savaşı Türkiye’de işsizliği artırdı, Kovid-19 hızlandırdı…
ABD’de Trump yönetiminin Mart 2018’de ticaret savaşını fiilen başlatması en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa ekonomisinin zayıflamasını hızlandırmıştı. Mayıs 2018’de ise ABD’nin Türkiye’den ithal ettiği çelik ve alüminyum ürünlerine uyguladığı gümrük vergisini 2 katına çıkarması ve ABD ile yaşanan siyasi gerilimin de tetiklemesiyle Ağustos 2018’de Türk lirası 4,90 seviyesinden 7,22 seviyesine kadar yükselmişti. TL’deki sert değer kaybı yurt içi talepteki daralmayı hızlandırırken ithalat performansı düşmüş, ihracat performansı ise zayıflasa da rayda kalmayı başarmıştı.
Aşağıdaki grafikte, 2018 yılı ikinci yarısında yurt içi talepteki daralmaya bağlı olarak ithalat endeksinin (koyu gri çubuklar) sert daralma kaydettiğini, geniş tanımlı işsizlik oranının (mavi çizgi) ise 2018 yılı sonuna kadar hızlanarak arttığını görüyoruz. İhracat (açık gri çubuklar) performansının 2019 yılında yavaşlayarak da olsa yükselişini sürdürmesi ise ithalat tarafında kademeli artışları getirmiştir. Söz konusu iyileşme 2019 yılı genelinde geniş tanımlı işsizlik oranının da düşmesinde etkili olmuştur.
Kovid-19 pandemi sürecinin başladığı Mart 2020 sonrasında işsizlik oranında da hızlanma kaydedilmiştir. Mayıs ayı ile birlikte kısıtlamaların gevşetilmesi hem dış ticarette toparlanma hem de işsizlik oranında düşüşle sonuçlanmıştır.
Söz konusu gelişmeler, ihracat performansının ekonomik aktiviteyi rayında tutan önemli bir faktör olduğunu, yatırım ve tüketim amacıyla artan ithalat hacminin de işsizlik oranının düşmesinde önemli rol oynadığını ortaya koyuyor.
Hazine’nin artan faiz ödemelerine karşılık, TL cinsi borçlanmanın payı artırılacak…
Mart 2018’de %27,9’a gerileyen merkezi yönetimin toplam borç stokunun GSYH’ye oranı, yukarıda bahsedilen gelişmelerin etkisiyle Eylül 2020’de %39,3’e kadar yükselerek 2011 yılı seviyelerine kadar ulaştı. Aşağıdaki grafik, Hazine’nin aylık borç faizi ödemeleri (gri çubuklar) ile geniş tanımlı işsizlik oranını (mavi çizgi) gösteriyor.
Geniş tanımlı işsizlik oranı, resmi işsiz sayısına iş aramayıp çalışmaya hazır olan kişilerin sayısı eklenerek bulunan rakamın, resmi işgücü sayısına iş aramayıp çalışmaya hazır olan kişilerin sayısı eklenerek bulunan sayıya bölünmesiyle hesaplanıyor. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı 2020 yılı Eylül döneminde önceki döneme göre düşerek %12,7’ye gerilerken geniş tanımlı işsizlik oranı da %22,73’e geriledi.
Grafikte de görüleceği gibi 2018 yılında faiz ödemelerinde kaydedilen hızlanmada merkezi yönetimin toplam borç stokunun %56’sını oluşturan yabancı para cinsinden borç stokunun Türk lirasında yaşanan sert değer kayıplarından olumsuz etkilenmesinin payı büyük.
Nitekim 9 Aralık’ta Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın “gelecek yıl yabancı para cinsinden iç borcun payını azaltmayı öngördükleri” açıklaması olumlu bir gelişmeydi, çünkü bu hamleyle kurdaki artışların borç yükü üzerindeki baskısı hafifleyecektir. Ek olarak, Kovid-19’un bulaşıcılığını azaltmak amacıyla aşılama işlemlerinin başlaması ekonomik aktivitede toparlanmayı, işsizlikte de azalışı getirecektir. Ancak istihdamda sürdürülebilir artışı hatta maksimum istihdam seviyesini yakalamak ve bulundukları seviyelerini korumalarını sağlamak uzun soluklu ve sabır isteyen bir süreç. Finansal sistemin sağlıklı işleyişi ve sürdürülebilir büyümeye yönelik her olumlu gelişme söz konusu sürece bir adım daha yaklaştırıyor ve yaklaştıracaktır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre, finans dışı kesimin döviz varlıkları Eylül 2020’de önceki aya göre 1,5 milyar dolar artışla 130,8 milyar dolara yükselirken, döviz yükümlülükleri 1,6 milyar dolar azalışla 293,1 milyar dolara geriledi. Özetle, finans dışı kesimin (reel sektörün) döviz varlıkları önceki aya göre arttı, döviz borçları ise azaldı.
Reel sektörün Eylül ayı itibariyle döviz varlıkları; yurt içi döviz mevduatları (76,1 milyar dolar), yurt dışı bankalardaki döviz mevduatları (16,9 milyar dolar), döviz cinsi devlet tahvilleri (1,9 milyar dolar), ihracat alacakları (15,6 milyar dolar) ve yurt dışına doğrudan sermaye yatırımlarından (20,4 milyar dolar) oluşmaktadır. Demek ki reel sektörün döviz varlıklarının en büyük payını %71 ile döviz mevduatları oluşturuyor.
Eylül ayında reel sektörün döviz yükümlülüklerinin 241,9 milyar doları yurt içi (144,3 milyar dolar) ve yurt dışından sağlanan nakdi kredilerden (97,6 milyar dolar), 51,2 milyar doları ise ithalat borçlarından oluşuyor.
Reel sektör bir yandan döviz varlıkları edinimine devam ederken, öte yandan borçlanarak ekonomik faaliyetlerini sürdürebilmektedir.
Reel sektörün döviz pozisyonu ile GSYH büyümesi arasında bir ilişki var mı?
Aşağıdaki grafik, reel sektörün döviz pozisyonu ile Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) arasındaki karşılıklı etkileşimleri göstermektedir. GSYH verilerinin üçer aylık dönemler için yayınlanması sebebiyle grafikte reel sektör döviz pozisyonu verilerinin üç aylık ortalama değerleri dikkate alınmıştır.
Grafikte gri çubuklar reel sektör döviz yükümlülüklerini, sarı çubuklar döviz varlıklarını, kırmızı çizgi sanayi sektörünün önceki çeyreğe göre değişimini, mavi çizgi ise hizmet sektörünün önceki çeyreğe göre değişimini göstermektedir.
2008 yılında patlak veren küresel finansal krizin üstesinden gelebilmek için reel sektör 2009 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren tarihi düşük faiz oranlarından yararlanmak amacıyla döviz cinsinden borçlanmayı artırmış, 2018 yılı üçüncü çeyreğine kadar döviz cinsinden borçlanma artarak sürmüştür. Söz konusu dönemde hem sanayi hem de hizmet üretiminin genel olarak önceki döneme göre artışlarını sürdüklerini görüyoruz. 2018 yılı önemli bir yıl zira Trump başkanlığındaki ABD yönetiminin ticaret savaşını başlatması, en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği ekonomisindeki yavaşlamanın derinleşmesi ve Eylül ayında Türkiye’de yaşanan kur krizi bu döneme denk gelmektedir.
Nitekim 2018 yılı üçüncü çeyreğinde reel sektör yurt dışı yükümlülüklerini azaltma yoluna giderken, döviz varlıklarını da artırmaya devam etmişlerdir. Kovid-19’un pandemi ilan edildiği 2020 Mart ayına kadarki dönemde hem sanayi hem de hizmet üretimi çeyrek bazda sınırlı da olsa büyümesini sürdürebilmiştir.
2020 yılı ikinci çeyreğinde GSYH’de yaşanan sert daralmanın ardından reel sektör üçüncü çeyrekte tekrar döviz cinsi borçlanmasını artırırken hem sanayi hem de mal üretiminde önceki çeyreğe göre sert bir düzeltme kaydedilmiştir. Ancak 2020 yılı üçüncü çeyreğinde güven algısındaki bozulmanın artarak devam etmesiyle birlikte reel sektörün döviz varlıkları Haziran ayı sonundaki 123,3 milyar dolardan Eylül 2020 sonunda tarihi rekorla 130,8 milyar dolara kadar yükselmiştir.
Ekonomide sürdürülebilir büyüme için doğrudan yatırımlar cazip kılınmalı…
9 Kasım ile birlikte oluşturulan yeni ekonomi yönetimi Türk lirasına güveni yeniden kazanmak adına hemen harekete geçti: Politika faizinde sert artırımla birlikte para politikası sadeleştirilmeye başlandı. Kamuoyunun bilgilendirilmesi şeffaflık adımı ile öne çıkarken Türkiye Hazinesi uzun bir aradan sonra yurt dışından tahvil yoluyla 10 yıllık borçlanabilmeyi başardı.
Yeni ekonomi yönetiminin önünde zorlu bir süreç var ancak süreci kolaylaştıracak en önemli etken Türk lirasına güvenin kalıcı olarak sağlanması:
. Tedarik zincirindeki aksamalar, hammadde kıtlığı ve Türk lirasında devam eden değer kayıpları girdi maliyetlerini artırıyor. Türk lirasına güven, enflasyon üzerindeki baskıyı azaltacaktır.
. Reel sektörün yatırımlarını dolayısıyla da istihdamı artırabilmesi için yatırım yapmaya elverişli şartların oluşturulması gerekiyor. Kovid-19 sebebiyle adapte olmaya çalıştığımız yeni normalde Türkiye yüksek katma değerli ürün geliştirmek adına somut adımlar ortaya koymalı. Türk lirasına güven kazandıracak hamlelere ek olarak avantajlı coğrafik konumu doğrudan yatırımları çekebilmek adına önemli.
. ABD’de Biden yönetiminin Avrupa ile ticari ilişkilerini kuvvetlendirme hedefi dikkate alındığında Türkiye’nin en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği ile işbirliğinin sağlamlaştırılması ticaret hacmimiz açısından olumlu bir gelişme olacaktır. Türk lirasına güveni sağlayacak böyle bir gelişmenin elbette Türkiye sermaye piyasalarının derinleşmesinde de katkısı olacaktır.