Türkiye ekonomisi 2020 yılı ilk çeyreğinde büyüdü mü, küçüldü mü?

Nasıl oluyor da Türkiye ekonomisi aynı anda hem büyüyüp hem de daralabiliyor? TÜİK’in manşeti diyor ki “GSYH 2020 yılı birinci çeyreğinde %4,5 arttı“. Ben de bir önceki yazımda şu başlığı attım: “GSYH bir önceki çeyreğe göre yüzde 15 daraldı, cari fiyatlarla daralma yüzde 10 oldu“. Hesaplamayı yanlış mı yaptık?

Önce GSYH yani Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ne demek onu açıklayayım:

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) GSYH’yi şöyle tanımlıyor: “GSYH, bir ülkedeki belirli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerden dolayı oluşan katma değere ilişkin standart bir ölçüdür.”

TÜİK, GSYH’yi üç yöntemle hesaplıyor: Üretim Yöntemi, Harcama Yöntemi, Gelir Yöntemi.

Üretim yöntemiyle GSYH, bir ekonomide yerleşik olan üretici birimlerin belli bir dönemde, ekonomik faaliyetleri sonucu yaratmış oldukları tüm mal ve hizmetlerin değerleri toplamından bu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan girdiler toplamının düşülmesi sonucu elde edilen değerdir.

Harcama yöntemiyle GSYH, bir ekonomide belli bir dönemde tüketime ve yatırıma yönelik harcamalar ile ihracat, ithalat farkından oluşur. Bu yöntemin ana bileşenleri, hane halklarının nihai tüketimi, devletin nihai tüketimi, sabit sermaye yatırımları ve net mal ve hizmet ihracatıdır.

Gelir yöntemiyle GSYH, ekonomideki üretici birimlerin elde ettiği maaş, ücret gelirleri, işletme karı ve devletin elde ettiği çeşitli vergi gelirlerinden oluşur. Her faaliyet kolunda mal ve hizmet üretim sürecinde yer alan üretici birimlerin üretim faktörlerine ödedikleri değerlerin toplamıdır.

Tanımlamalarda yazdığı üzere GSYH “belli bir dönem” için hesaplanıyor. TÜİK, yıl içinde üçer aylık (çeyrek) dönemler için GSYH’yi hesaplıyor. Yıl içinde dört çeyrek dönemler için hesaplanan GSYH değerlerini topladığımızda yıllık GSYH’yi hesaplamış oluyoruz.

TÜİK 2020 yılı ilk çeyrek GSYH verilerini açıkladı. Aşağıdaki tabloyu TÜİK raporundan aldım:

2020 yılı ilk çeyreğinde GSYH, yani toplam mal ve hizmet üretimi cari fiyatlarla (yani hesaplama döneminde piyasada geçerli olan fiyatlarla) 1 trilyon 71 milyar 98 milyon TL olarak gerçekleşmiş. Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre karşılaştırdığımızda %16,2 artış kaydedilmiş. ABD doları cinsinden artış %2,6 olmuş. Ancak enflasyon etkisinden arındırılmış zincirlenmiş hacim endeksine göre GSYH yine aynı dönemde yani bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %4,5 artış kaydetmiş.

Peki, Türkiye ekonomisi 2020 yılı ilk çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre nasıl bir değişim göstermiş?

2020 yılı ilk çeyreğinde GSYH, bir önceki çeyreğe göre (yani 2019 yılı son çeyreğine göre) cari fiyatlarla %10 daraldı. ABD doları bazında ise bir önceki çeyreğe göre %14,4 daralma gerçekleşti. Enflasyon etkisinden arındırılmış zincirlenmiş hacim endeksine göre GSYH ise daralma %15,5 oldu.

Peki, takvim ve mevsimsellik etkilerinden arındırıldığında GSYH nasıl bir tablo ortaya koyuyor? Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %0,6 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2020 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %4,2 arttı.

Kafanız karıştı, değil mi?

Özetle, herhangi bir arındırma yapılmadığında GSYH bir önceki yılın aynı çeyreğine göre evet büyümüş, ama aradan üç çeyrek dönem geçmiş ve 2020 yılı ilk çeyreğinde, 2019 yılı üçüncü ve dördüncü çeyrek dönemlerine göre mal ve hizmet üretimimiz daha az olmuş. Takvim ve mevsimsellik etkilerden arındırıldığında ise GSYH bir önceki çeyreğe göre hafif artış kaydetmiş.

Daha fazla detay öğrenmek isteyenlere, yani büyüme ya da daralmaya sebep olan etkenler ne olmuş konusunu bir sonraki yazıda anlatacağım.

Dr. Fulya Gürbüz

GSYH bir önceki çeyreğe göre yüzde 15 daraldı, cari fiyatlarla daralma yüzde 10 oldu

GSYH, 2020 yılı ilk çeyreğinde cari fiyatlarla önceki çeyreğe göre %10 daraldı, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %16,1 büyüdü.

Enflasyon etkisinden arındırılmış zincirlenmiş hacim endeksine göre GSYH bir önceki çeyreğe göre %15 daraldı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,5 artış kaydetti.

Merkez Bankasının ilan ettiği politika faizi ne demek?

Ekotürk’te Murat Tufan’ın programında Merkez Bankasının ödemeler sistemi içindeki yerini, ilan ettiği politika faizinin ne anlama geldiğini, faiz kararlarının bankacılık sektörünü ve ekonomiyi nasıl etkilediğini, ekonomi okuryazarlığı yaparak, kısa ve anlaşılır bir şekilde anlatmaya çalıştım. 5 dakikanızı ayırdığınızda bu cevapları bulacaksınız.

Bütçe açığındaki artışı sadece koronavirüse mi bağlayalım?

Merkezi yönetim bütçesi Mart ayında 44 milyar TL açık vermesinin ardından Nisan ayında da 43 milyar TL açık verdi. 15 Mayıs’ta açıklanan Nisan ayı Hazine nakit dengesi bu veriyi bize önceden duyurmuştu.

2014 yılından itibaren, bütçe giderleri ile gelirleri arasındaki makasın açılması koronavirüsün etkili olmaya başladığı Mart ve Nisan aylarında artarak sürdü. Demem o ki koronavirüs, bütçe açığını tetiklemedi, bütçe açığı son 5 yıldır özellikle de 2016-2019 döneminde hızlanarak artıyor:

Bütçe açığında devam eden artış, merkezi yönetim borç stokunda da artış getiriyor:

Başta Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın düşük faiz politikası ve enflasyondaki düşüş eğilimi, TCMB’yi Temmuz 2019’dan itibaren faiz indirimlerine yönlendirerek yurtiçi borçlanma maliyetinin de düşmesine sebep oldu:

Ancak, iç borçlanma maliyetleri düşse de Türkiye’nin risk primini gösteren CDS’lerde yükseliş sürdü. Bunun başlıca sebebi Merkez Bankasının azalan döviz rezervleri:

Türkiye yeni döviz kaynağı sağlayamazsa ne olur?

Geçmiş veriler Türkiye’nin risk priminde artışın eninde sonunda faiz artırımlarıyla sonuçlandığını gösteriyor:

Nitekim Paraanaliz.com’da yer aldığı üzere uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch de aynı uyarıya vurgu yaptı

Yine Paraanaliz.com’da Reuters’a konuşan bir hükümet yetkilisinin, swap anlaşmasına dair “Görüşmeler özellikle Katar, Çin ve İngiltere ile daha iyi durumda. Belli bir miktarda kaynağın sağlanacağı konusunda iyimserim… anlaşmaya varılması çok uzun sürmeyebilir” söylemine yer veriliyor.

Piyasaları tatmin edecek olası bir anlaşma Türk lirasında baskıyı azaltacak, Türk lirasına artan güvenle CDS primlerinde, yurt dışı borçlanma imkanında ve tahvil faizlerinde iyileşmenin habercisi olacak. Bu da yüksek getiri peşinde koşan yurtdışı yatırımcıların tekrar Türkiye’ye girişini destekleyecektir. Umarız iyi senaryo gerçekleşir. Zira, Türkiye doğrudan yatırımları çekebilecek potansiyele sahip bir ülke, yeter ki sürdürülebilir bir büyüme resmi ortaya koyabilelim.

Dr. Fulya Gürbüz

Sanayi üretimi ve perakende satışlar Mart ayında önceki aya göre sert düştü, Nisan ayında daha kötüsünü göreceğiz

Mart ayı sanayi üretimi ve perakende satış endeksleri açıklandı. Sanayi üretimi endeksi Mart ayında önceki aya göre %7,1, perakende satış endeksi ise %8,1 geriledi. Aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere her iki endeks beraber hareket ediyor.

Şaşırmamak gerekir zira Mart ayı SAMEKS ve reel kesim güven endeksi verilerinden siparişler ve üretimde düşüş sinyali gelmişti. İhracat dahil Nisan ayı verileri talep ve üretimde çok sert düşüşe işaret ediyor.

Peki, Mart ayında hangi ürünlere talep oldu?

Aşağıdaki grafiği TÜİK’in perakende satış raporundan aldım. Önceki aya göre sadece gıda, içecek ve tütün talebinde artış olduğunu görüyoruz.

Talepteki azalış, sanayi üretimini nasıl etkiledi?

Sanayi üretimindeki tüm alt gruplar Mart ayında önceki aya göre daralma kaydetti.

Her iki veri bize ne söylüyor?

İzolasyonun başladığı Mart ayında hanehalkının, başlıca temel ihtiyacı olan gıda ve içecek harcamalarının dışında diğer tüm harcamalarında kısıntıya gittiğini, ihracattaki düşüşle birlikte sanayi sektöründe üretim ve yatırım harcamalarının daraldığını anlıyoruz.

Yukarıda ekonomi okuryazarlığını pratik ettik. Bu veriler finansal okuryazarlıkla ilgili ne söylüyor? Yatırımlar konusunda hangi ipuçlarını alıyoruz? Dayanıklı tüketim malı ve sermaye malı imalatındaki önceki aya göre sert düşüş örneğin hisse senetleri piyasasında seçimlerinizi nasıl etkiler? Hangi sektörler avantajlı, hangileri değil? Yüksek teknoloji ürünler imalatındaki sert düşüşün anlamı ne? Talepteki azalmalar şirketlerin karar alımlarını nasıl etkiliyor? Tehditler fırsata dönüştürülebilinir mi? Demem o ki, finansal okuryazarlık ile ekonomi okuryazarlığı birbirlerinden ayrı pratikler değil aksine birbirlerini destekleyici pratiklerdir. Yani, finansal kararlar ekonomiyi doğrudan etkilerken, ekonomik ortamdaki değişiklikler de finansal kararları doğrudan etkiliyor.

Dr. Fulya Gürbüz

Ödemeler dengesi, cari işlemler dengesi nedir, nasıl hesaplanır?

Merkez Bankası ödemeler dengesini şöyle tanımlıyor:

Ödemeler dengesi, geniş anlamıyla, bir ekonomide yerleşik kişilerin (Genel Hükümet, Merkez Bankası, bankalar, diğer sektörler) diğer ekonomilerde yerleşik kişiler (yurt dışında yerleşikler) ile belli bir dönem içinde yapmış oldukları ekonomik işlemlerin sistematik kayıtlarını elde etmek üzere hazırlanan istatistiki bir rapordur.”

Ödemeler istatistikleri üç farklı hesap ile takip ediliyor: Cari İşlemler Hesabı, Sermaye Hesabı ve Finans Hesabı.

I. Cari işlemler hesabında, Türkiye’de yaşayanların yurt dışında yaşayanlarla belli bir dönem boyunca ekonomik işlemler kapsamında ürün ve hizmet ticaretinden elde edilen gelir ve giderler arasındaki fark hesaplanıyor. Gelirler giderleri aşıyorsa “cari işlemler fazlası”, gelirler giderlerin altında kalıyorsa “cari işlemler açığı” kaydedilmiş oluyor.

2020 yılı Mart ayı cari işlemler hesabına baktığımızda:

1) Mart ayında ihracattan daha fazla ithalat yapıldığı için nette 4,3 milyar dolar gider oluştu.

2) Taşımacılıktan 0,8 milyar dolar net gelir elde edildi.

3) Seyahatten 0,5 milyar dolar net gelir elde edildi.

4) Sigorta hizmetleri, Finansal hizmetler, Fikri mülkiyet hakları kullanımı ve Telekomünikasyon için toplamda 0,4 milyar dolar ödeme yapıldı.

5) Yatırım gelirlerinde 1,0 milyar dolarlık kayıp oldu.

6) 0,1 milyar dolar ücret ödemesi yapıldı.

7) Diğer giderler 0,4 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Böylece Mart ayında nette 4,9 milyar dolar gider kaydedildi. Diğer bir ifadeyle, “Mart ayında 4,9 milyar dolar cari açık verildi”.

II. Sermaye hesabında, üretilmeyen ve finansal olmayan varlıklar dikkate alınıyor. Buna göre Mart ayında sermaye hesabında 3 milyon dolarlık bir azalış var.

III. Finans hesabında, dış finansal varlık ve yükümlülüklerin hareketleri kaydediliyor. Buna göre Mart ayında,

1) Doğrudan yatırımlardan çıkış 0,8 milyar dolar oldu.

2) Portföy yatırımları 5,5 milyar dolar oldu.

3) Efektif ve mevduatlar 2,8 milyar dolar oldu.

4) Krediler 0,7 milyar dolar oldu.

5) Ticari krediler 0,6 milyar dolar azaldı.

6) Rezerv varlıklar (döviz varlıkları ve menkul kıymetler) 16,6 milyar dolar azaldı.

Böylece finans hesabında nette 8,9 milyar dolarlık azalma yaşandı.

Mart ayında 4,9 milyar dolar cari açık verilmişken finans hesabında 8,9 milyar dolar azalma oldu.

KURAL: “Cari İşlemler Hesabı’’ ve “Sermaye Hesabı”nın toplamı “Finans Hesabı” kalemine eşit olmalıdır.

Merkez Bankası, bu denklemin her zaman eşit olmayabileceğini vurguluyor: “Ancak, verilerin değişik kaynaklardan elde edilmesi, değerleme, ölçme ve kayıt zamanı farklılıkları yaratmakta; sonuç itibarıyla oluşan farklar Net Hata ve Noksan (NHN) kalemine “kalıntı” şeklinde yansımaktadır. Bu kalem, finans hesabından, cari işlemler hesabı ve sermaye hesabının çıkarılmasıyla elde edilmektedir.

Merkez Bankası Net Hata ve Noksan kalemi için şu açıklamayı yapıyor:”Net Hata ve Noksan terimi derleyiciler kaynaklı bir hata şeklinde yorumlanmamalıdır; söz konusu kalıntının eksik veri kaynakları ve raporlama kalitesinin düşük olması gibi diğer etkenler tarafından kaynaklanıyor olması çok daha sıklıkla gözlenmektedir

Buna göre, Mart ayı verisi KURAL eşitliğini sağlıyor mu?

Hayır, sağlamıyor:

Net Hata Noksan = -8913 milyon dolar – (-4923 milyon dolar – 3 milyon dolar)

Net Hata Noksan = -3987 milyon dolar

Tarihsel olarak, aylık bazda bakıldığında KURAL sağlanmamış gözüküyor.

Ancak, yıllık toplam olarak bakıldığında KURAL sağlanıyor:

Dolayısıyla yıllık olarak cari işlemler dengesindeki gelişmelerin hangi finans kalemlerinde nasıl bir etkiye sahip olduğunu anlama şansımız var.

Dr. Fulya Gürbüz

Cari işlemler açığındaki artış Nisan ayında da sürecek

Merkez Bankası Mart ayı ödemeler dengesi verilerini açıkladı. Şubat ayında 1,23 milyar dolar açık veren cari işlemler dengesi Mart ayında 4,92 milyar dolar açık verdi. Haftalık veri takvimi yazımda cari açığın 3-6 milyar dolar arasında gelmesini bekliyordum. Tahmin edemediğim Mart ayında 1,73 milyar dolarlık altın ithalatı, hizmetler dengesinde ise 0,8 milyar dolarlık azalma cari açığın 5 milyar dolara kadar yükselmesine sebep oldu. Gelin, ana kalemler olarak cari açığı artıran, azaltan kalemleri ortaya çıkaralım:

Yukarıdaki grafikten gördüğümüz gibi ihracat ve ithalat arasındaki farkı gösteren dış ticaret açığı arttıkça cari açık da artıyor, azaldıkça cari açık da düşüyor. Cari açığı azaltıcı ana kalemler seyahat ve taşımacılık (yolcu ve navlun gibi) gelirlerindeki artış olurken yatırım gelirlerindeki (doğrudan yatırım, portföy yatırımları gibi) azalma da cari işlemler açığını olumsuz etkiliyor.

Elbette ihracat yapmak ve tüketmek için başta enerji ve ara mal (hammadde) olmak üzere ithal girdilere ihtiyacımız var. Dolayısıyla, cari açık nasıl cari fazlaya döner sorusuna kademeli olarak ithalat bağımlılığını azaltacak adımların atılması gerekli. Örneğin yerli ve milli üretimi artırmak, eğitimde kalifiye teknik eleman ihtiyacına cevap verebilir olmak, beyin göçünü tersine çevirecek sürdürülebilir bir büyüme hikayesi yazmak ve adımları atmak, yüksek teknolojili ürün üretim ağını genişletmek, ihtiyacımız kadarını tüketmek, tasarrufları artırmak, turizmde yüksek gelir grubuna dahil olan turist sayısını artırabilmek, dijitalleşme, adalet sistemine güvenin artması gibi.

Dr. Fulya Gürbüz

İşsizlik oranı Şubat döneminde %13,65’e geriledi, Mart döneminde tablo iyimser olmayabilir

TÜİK, 2020 yılı Ocak-Şubat-Mart dönemini kapsayan Şubat dönemi işgücü verilerini yayınladı. Karşılaştırmaları önceki döneme göre inceleyelim:

 İşsizlik oranı 2020 yılı Şubat döneminde bir önceki döneme göre 0,14 puan azalış ile %13,65 seviyesine geriledi. Tarım dışı işsizlik oranı ise önceki döneme göre 0,27 puanlık azalış ile %15,40 oldu. 2018 yılından itibaren özetlersek; 2018 yılı başında ticaret savaşının başlaması, Ağustos 2018’de TL’deki değer kaybı, 2019 yılında küresel ekonomik daralmanın etkisi işsizlik oranında artış getirdi. Tüketim ve istihdam tarafında devlet politikalarının müdahaleleri işsizlik oranındaki artış baskısını yumuşattı, Ancak Mart ayı ortasında koronavirüs sebebiyle başlayan izolasyonun Şubat dönemi işsizlik oranında etkisinin olmadığını gösterdi. Bunda, Mart ayında ücretsiz izinlerin, işsizlik oranını aşağıda tutmuş olabileceğini düşünüyorum. Nisan ayında işten çıkarmaların artma ihtimali var.

2018 yılı başında ticaret savaşının başlaması, Ağustos 2018’de TL’deki değer kaybı, 2019 yılında küresel ekonomik daralmanın etkisi işsizlik oranında artış getirdi.

İstihdamda azalma son üç aydır devam ediyor…

İstihdam edilenlerin sayısı 2020 yılı Şubat döneminde, bir önceki döneme göre 513 bin kişi azalarak 26 milyon 753 bin kişi, istihdam oranı ise 0,9 puan azalış ile %43,1 oldu. İstihdam oranı Ağustos 2019’dan bu yana aralıksız geriliyor.

İstihdam oranı, Ağustos 2019’dan bu yana aralıksız geriliyor

Tarım dışı istihdamı dikkate aldığımızda yine son üç aydır istihdamın azaldığınız görüyoruz.

Tarım dışı istihdam son üç aydır azalıyor

Sektör bazında incelediğimizde hizmet sektöründe istihdam Şubat döneminde önceki aya göre 222 bin kişi, sanayi sektöründe 56 bin kişi, tarım sektöründe 219 bin kişi, inşaat sektöründe 15 bin kişi azalma gösterdi.

Son üç ayda istihdam; hizmet sektöründe %2,1, sanayide %2,9, tarımda %14,7, inşaatta %12,0 azaldı

Neden istihdam azalıyor?

Ekonominin çarkını tüketim harcamaları döndürüyor. Tüketim harcamalarındaki eğilimi ise her ay açıklanan perakende ticaret endekslerinde görüyoruz. Aşağıdaki grafik perakende ticaret endeksindeki değişimin istihdam piyasasını nasıl etkilediğini açıkça gösteriyor. Elbette her ay için birebir aynı yönde hareket görmüyoruz ancak %73 oranında yakın bir ilişki var. Tüketicinin talebi arttığında istihdam piyasası da büyüyor, talepte azalma istihdamda azalmayı beraberinde getiriyor. Bu sebeple koronavirüsün etkisinin arttığı Mart dönemiyle birlikte istihdamda azalma görme ihtimalimiz çok yüksek.

Talep ve istihdam arasında yakın bir ilişki var

Dr. Fulya Gürbüz